Sosyal medya mecraları hayatımıza dahil olmadan önce geleneksel medya üzerinden yürütülen iletişim çalışmaları artık sosyal medyada yer alıyor. Bunun en önemli nedenlerinden ilki: Geleneksel medyada var olmayan, yerel hedeflerle başlatılan kampanyaların global bazda geri dönüş alma imkânı. Bir dönem tek bir konvansiyonel medya organında başlatılan/duyurulan bir çalışma, tercih edilen mecraya da bağlı olarak, çoğu zaman minimal bir geri dönüş sağlıyor ve markalar istenilen kitleye ulaşabilmek için ek bütçe ayırmak ve iletişim kanallarının sayısını istemsizce artırmak durumunda kalıyordu. Bu durum hem ekstra maliyet hem de iş gücü anlamına geliyordu. Markaların reklam ve satış departmanları, aynı konu üzerinde gerçekleştirdikleri iletişim çalışmalarını geniş bir zaman dilimine yayarak fazlasıyla zaman kaybı yaşıyorlardı. Sonunda beklenilen dönüş sağlanamadığında hem harcanan zaman hem de verilen emekler karşılığını bulamamış oluyordu.
Sosyal medyanın, iletişim çalışmalarını yürütme imkânı doğurduğu ilk andan itibaren markalar, aynı anda birçok konuda çalışma yürütebilmenin verimini ve konforunu keşfettiler. Bu keşfin ardından geleneksel medyanın yorucu ve zaman kaybına sebep olan “ilkel” yöntemleri yerine, sosyal medya mecralarını kullanmaya ve iletişim çalışmalarını bu kanallarda yoğunlaştırmaya başladılar. Gerçekleştirilen çalışmalardan bazıları, sosyal medyanın geniş kitlelere ulaşabilme gücü sayesinde global bir üne kavuştu ve markalar, tahmin ettiklerinden çok daha güçlü bir geri dönüş alma imkânını tecrübe ettiler. Bütün bunlarla birlikte sosyal medya mecraları, markalara sıcak gündem konuları ve anlık gelişmelerle ilgili hızlı bir şekilde iletişim & etkileşim kanalı yaratma olanağı da sunmuş oldu. Geleneksel medyada özellikle anlık olaylarla ilgili bir reaksiyon almak pek mümkün değildi. Çünkü yazılı, sözlü ya da görsel medyada her iletişim çalışması veya reklam kampanyasının meşakkatli bir süreci vardı. Fikir aşamasından başlayarak iletişimde kullanılacak tüm detayların ilgili medya mecrasına uyarlanması ve o mecranın da iç yayın planlamasında uygun bir boşluğun bulunmasına kadar uzanıyordu. Ancak, sosyal medyanın getirdiği pratik dille konuşmak gerekirse, tüm bu süreçler artık yalnızca “bir tık” uzaklıktaydı.
Markalar için “yeni iletişim çağı” olarak adlandırabileceğimiz sosyal medya çağı, sosyal medyanın tüm olumlu özelliklerinin maksimum verimle kullanılabilmesi ve markalara tüketiciye ulaşma yolunda güvenilir bir köprü olabilmesi için “Sosyal Medya Ajansı” başlığı altında hizmet veren kuruluşların ortaya çıkmasını sağladı. Günümüzde bir sosyal medya ajansı, markalara geleneksel medyada yer alan tüm süreçlerin hızlandırılmış hâliyle iletişim hizmetleri sunuyor. Bu hizmetler sayesinde; markaların anlık, aylık, yıllık gibi birden çok ve birbirinden farklı periyodlarda beklentileri de hızlıca karşılanabiliyor. Bu sebeple markalar, geleneksel medya organlarında iletişim çalışmaları yürütmek yerine sosyal medya mecralarında çalışmalarını sürdürmek için sosyal medya ajanslarıyla iş birliği tercih ediyorlar. Geleneksel medyada sosyal medyadan önce var olan yüksek reklam ve duyuru ücretlerinin sosyal medyanın ortaya çıkışından sonra oldukça düşmesinden de markaların bu alandaki odağının sosyal medyaya kaydığı açıkça görülebiliyor. Siz de her biri alanında uzman bir ekiple, doğru stratejik yaklaşım, doğru hedef kitle ve tüm mecralarda tutarlı ve mantıklı bir iletişim planlaması hayal ediyorsanız, muhakkak Ahtapot Sosyal Medya’ya bekleniyorsunuz.
YAZAN: Alper Yakup Küpeli