Haberleşme ağının her açıdan en gelişmiş dönemini yaşadığımız “dünden iyi, yarından kötü” herkesçe kabul gören bir gerçek. Gözünü bu imkanlara açmış Z kuşağına anlaşılmaz gelecek ancak bir önceki kuşak, telgrafın tellerine kuş konmaması için adeta dua ederdi. Çünkü bu iletişim zorluğunu ve yardan haber alma güçlüğünü ifade ederdi. Teknoloji ne zaman gelişti, o zaman hayatımıza yeni dualar, yeni kavramlar girdi. Mesela; “uzağı yakın, yakını uzak etti bu telefonlar”, “inşallah WiFi vardır”, “herkes de ünlü oldu başımıza” gibi dünden bugüne kademe kademe ilerleyen bir yığın örnek sıralayabiliriz. İlgilileri ismini bilirler ki, medya teorisyeni Marshall McLuhan’ın da konu ile ilgili çok güzel bir kavramı var: Küresel Köy!
Şu bir başka gerçek ki ulaşılabilirlik arttıkça, zihinsel olarak mesafeler de kısalıyor. Teknoloji gelişip büyüdükçe dünya da gözümüzde giderek küçülüyor ve insanlar arasındaki iletişim, sınırları aşmaya devam ediyor. McLuhan'ın "küresel köy" kavramı da günümüzde daha anlamlı hale geliyor. “İyi de bu adam neden bahsediyor” dediğinizi işitir gibi olduğumdan açıklayayım; 1960'ların sonlarında iletişim teknolojilerindeki gelişmeleri yorumlayan McLuhan, bu teknolojinin dünyayı bir köy gibi küçülteceğini ve insanları birbirine yaklaştıracağını/bağlayacağını öngörüyordu. Bugüne geldiğimizde, bu kavramı ete kemiğe büründüren en önemli etmenlerden biri de tabii ki sosyal medya oluyor!
Sosyal medya; tabiatın göğe uzanan ağaçlarını, dağları, tepeleri aşarak iletişim araçları arasında vazgeçilmez bir yere oturdu. Instagram, YouTube ve TikTok başta olmak üzere X, Snapchat, Facebook, Threads, Pinterest derken oldukça uzayan bir etkileşim zinciri var oldu. İnsanlar bu mecralarda bir araya geliyor ve kimse kilometreler aşmak, güvercine güvenmek, kara tren beklemek zorunda değil. 😊Hepimiz, Marshall McLuhan’ın yer gösterip isim verdiği, Zuckerberg’in muhtarı olduğu, Çin’deki yaratıcı abilerimizin muhtar azalığı yaptığı köyün erişim sokağında, beğeni yakalamaca, yorum kapmaca, içerik tutmaca oynayan çocuklarıyız. 😊
Bu kavram tabi ki sadece sosyal medyayı merkezine alıp geri kalan her şeyden uzak kalmadı. Aynı zamanda reklamcılık dünyasında da bir köyceğizden söz edebiliriz. 😊 Reklamcılıktaki en önemli noktalardan biri olan “marka konumlandırması” konusunda sosyal medya kritik bir rol oynuyor. Bir marka, sadece basit bir tıklama ile milyonlarca insanın dikkatini çekebiliyor ve dünya çapında geniş kitlelere ulaşabiliyor. McLuhan'ın öngördüğü gibi, reklamcılık da küresel köydeki evine yerleşip etkileşim ve bağlantıyı artırarak markaları dünya genelinde daha etkin hale getirmek için kolları sıvıyor.
Günümüzü ele aldığımızda, Marshall McLuhan'ın küresel köy kavramı, sosyal medya ve reklamcılık alanındaki gelişmelerle yeni bir boyut kazanıyor. İletişim, sınırları aşarak küreselleşiyor ve markalar da bu değişime adapte olarak global bir etki yaratma potansiyelini güçlendiriyor. Ancak, bu küresel bağlantıların avantajları kadar zorlukları da var. Bir markanın küresel çapta başarılı olabilmesi, bu etkiyi sürdürmesi ve olumlu bir şekilde yönlendirmesi için dikkatli bir strateji izlemesi gerekiyor. Komşularla arayı bozmadan, hem bağda hem de bostanda, evde kaynayan çorbanın mis kokusunu dört bir yana yayarak, 'sofrada sana da yer var” diyebilmek gerek. Bu, hem köy yaşantısının içtenliğini hissettirmeyi hem de arzu nesnesi olmayı başararak ürün ve hizmetleri deneme arzusu yaratabilmeyi gerektiriyor.
Siz de bu küresel köydeki yerinizi alarak markanıza uygun bir stratejiyle, en isabetli hedef kitleyi yakalamak isterseniz, üç kalbimizden birinde muhakkak size de yer var. Dijital iletişiminizi yönetmekten ve yanımıza kar kalacak 40 yıllık hatrıyla bir kahve içmekten memnuniyet duyarız. 😊
YAZAN: Duygu Erarslan