INSTAGRAM RUHUNU KAYBEDİYOR MU?

INSTAGRAM RUHUNU KAYBEDİYOR MU?
10 Nisan 2023

 

Kevin Systrom ve Mike Krieger tarafından 2010 yılında ABD’de kurulan, o tarihten beri tüm kullanıcılarına ücretsiz fotoğraf paylaşma imkanı sunan ve çok sevilen bir sosyal medya uygulaması olan Instagram, son zamanlarda içerik üreticilerinin ve markaların (etkileyicilerin) ticari pazarı haline gelmeye başladı. Gelin Instagram’ın bu dönüşüm yolculuğunu birlikte inceleyelim.

Instagram, ilk zamanlarında yalnızca post olarak fotoğraf paylaşmaya izin veriyordu. Daha sonra Instagram, video paylaşımını da özelliklerine kattı ve o dönemde ‘’Snapchat benzeri‘’ olarak tanımlanan, 24 saat görünecek kısa süreli hikaye (story) paylaşımlarının yapılabileceği bir güncellemeye gitti. Video paylaşma özelliğini ve story sürelerini güncelleyen Instagram, daha sonra videoları TikTok’taki gibi dikey boyutta olan ve “Reel” adı verilen kısa süreli bir formata getirdi. Bu gelişmeyle birlikte mecrada, durağan fotoğraflardan çok video içerikler öne çıkmaya ve paylaşılmaya başlandı. Video sürelerinin de artmasıyla birlikte tüm bu güncellemeler, Instagram algoritmasının daha çok video içeriklere destek vermesini sağladı. Ek olarak Instagram, ürün etiketleme ve mağaza özellikleri ile online ticarete olanak sağlayan bir altyapıya, her geçen gün daha da entegre hale geldi. Geleneksel reklamdan daha samimi bir yapıya sahip olan, güvenilir kullanıcılar olarak ortaya çıkan ve birinci ağızdan tanıtımlar yapan Influencer Marketing kavramı hayatlarımıza girdi ve yeni bir meslek dalı haline geldi. Markalar, hedef kitlelerine uygun influencer’lar ile ürünlerini ve hizmetlerini tanıtma amacıyla daha fazla reklam ve iş birliği videoları paylaşmaya başladı.

Peki asıl önemli soru geliyor: “Instagram'ı Instagram yapan şeyi” yani “Instagram’ın ruhunu” mu kaybettik? Instagram'ın “daha fazla ticari, daha fazla içerik oluşturucu, daha fazla anlaşma” gibi konuları teşvik etmesinin, istenmeyen sosyal sonuçlara yol açabileceği öngörülüyor. Çünkü Instagram, en iyi hayatı yaşayan, en iyi ürünleri kullanan; en güzel kıyafetleri giyen, en güzel kombini yapan, en havalı, en inanılmaz hayatlar yaşayan insanlarla dolup taşmaya başladı. Oysaki bu bir illüzyon; paylaşılan içerikler ve yaşantılar aslında buzdağının görünen kısmı… Yani biz Instagram’da insanların hayatlarından göstermek istedikleri kısa kesitlere tanık oluyoruz. Aslında hayat, Instagram’ın pembe gözlüklerinden gördüğümüz kadar renkli değil. Esasen kullanıcılar tarafından da alışılan bir durum olarak, sosyal medyada zor ve üzücü tarafları Instagram’da görmek, göstermek istenmiyor ve bu genel bir yanılgıya sebep oluyor. Kimin “en mükemmel” olabileceğine dair bir yarış platformu haline gelen sosyal mecranın kurucusu Kevin Systrom’a göre, bugünkü haliyle Instagram, onların kurduğu Instagram değil.

Gelecekte eski ruhunu yakalamak mümkün olacak mı yoksa Instagram’ın evrimine mi şahit olacağız? Dünden bugüne gelişen yolculuğuna tanık olduğumuz Instagram’a gelecekte ne gibi yenilikler ekleneceğini merakla bekliyoruz.

 

Yazan: Kübra Eldem

Paylaş