Markaları; “Duyusal Algılamaya Göre Markalar” şeklinde sınıflandırma yaklaşımının arka planında nöro-pazarlama vardır. Nöro-pazarlama, insanların karar verme aşamalarında beyinlerinin duygusal kısımlarını rasyonel kısımdan daha çok kullandığını savunmaktadır. Bu da bizi “duyusal markalama” kavramıyla karşı karşıya bırakır.
Duyusal markalamada başarıya giden yol, beş duyunun etkin bir şekilde kullanılmasından geçmektedir. Duyusal markalamanın bir alt başlığı da sesli markalamadır.
Sesli Pazarlama, marka ve ürünlerin sesli içerikler aracılığıyla tanıtılması anlamına gelen bir pazarlama türüdür. Bu alanda kullanılan müzik, podcast, sesli logolar gibi kavramlar, markaların kimliklerini güçlendirmek için önemli araçlardır.
Markalar ve ürünlerle olan etkileşimimizin büyük bir kısmını ses şekillendirir. Küresel ölçekte büyümek isteyen markalar için sesler, dilden bağımsız bir kimlik oluşturur. Sesin tüketici davranışları üzerindeki etkisi sayesinde mesajlar daha etkili bir şekilde iletilir ve dinleyiciye markanın ürün veya hizmetleri hakkında özel bir duygu hissettirilir. Bu yöntem, marka bilinirliğine önemli katkılar sunar.
Ses logosu, genellikle kısa, belirgin ve ayırt edici bir melodi ya da markanın reklamları öncesinde veya sonrasında yer alan ses dizileridir. Görsel logonun müzikal karşılığı olarak değerlendirilebilir. Görsel logolar gibi ses logolarının da benzersiz, hatırlanabilir ve marka vaadi ile temel değerlerine dokunan belirli özellikleri vardır.
Dijital dünyada doğmuş olan Z kuşağı, sesli içeriklere ve etkileşimlere büyük bir ilgi gösteriyor. Sesli pazarlama, bu neslin alışkanlıklarına hitap etme potansiyeline sahiptir. Bunun birkaç nedeni var:
- Z kuşağı, ağırlıklı olarak anlık içeriklere hızlı erişim sağlamayı tercih ediyor. Sesli içerikler, podcast’ler ve sesli asistanlar bu ihtiyacı karşılar. Böylelikle görsel takip kaybolsa bile sesli olarak bireyi yakalamak mümkün hâle gelir.
- Sesli pazarlama, hedef kitleye özel içerikler sunarak daha kişisel bir deneyim yaratır. Z kuşağı, markalardan özelleştirilmiş mesajlar bekler. Toplu bayram mesajı hissiyatı yaratan yaklaşımlarla markanızın üstünü çizmeleri son derece olasıdır.
- Ses, duygusal bir bağ kurma yeteneğine sahiptir. Z kuşağı, otantik ve samimi markaları tercih eder; sesli logo veya jingle’lar bu bağı güçlendirebilir.
- Sesli asistanlar ve etkileşimli sesli içerikler, Z kuşağı için katılımcı bir deneyim sunar. Bu nesil, pasif dinleyici rolünü benimsemekten ziyade aktif katılımı tercih eder.
Sonuç olarak, sesli pazarlama, markaların genç nesillerle etkili bir iletişim kurmasını sağlamak için önemli bir fırsat sunmaktadır. Bu sayede markalar, tüketicileriyle daha güçlü bir bağ kurabilir ve onların ihtiyaçlarına daha iyi yanıt verebilir. Peki ya marka olarak sizin ihtiyaçlarınız? Her birini itinayla masaya yatırmak, işinin ehli isimlerle en doğru pazarlama yaklaşımlarını sergilemek için de Ahtapot Sosyal Medya’yla irtibata geçebilirsiniz. 😊
YAZAN: İlknur Canbaz